Gece Şiirleri
Gece Şiirleri Sayfamızdasınız… Birbirinden Anlamlı ve Güzel Gece Şiirlerini Siz Okuyucularımız için derledik. Bu şiirleri Okuyup Sevdiklerinizle veya arkadaşlarınızla Sosyal Ortamlarda da Paylaşabilirsiniz… Sayfa İçeriği : gece şiiri – özdemir asaf, Gecenin Karanlığı şiir, Gece şiiri Can Yücel, gece şiiri, Gece ile İlgili Şiir Alıntıları, Ay gece şiir …

Gece
Sözcükler birbirini götürdü,
Kitaplarda aklım kaldı.
Yaşamımda bir düğüm,
Ve gecede sivrisinek,
Kaldım kaldı.
Özdemir Asaf
O Gece Sendin Gelen
Arş’ın kubbelerine, adı nûrla yazılan,
İsmi; semâda ”Ahmed”, yerde ”Muhammed” olan,
Yedi katlı göklerde, Hâk Cemâli’ni bulan,
Evvel-Âhir yolcusu, Yâ Hazreti Muhammed.
Sağnak nûr yağmurları, inerken yedi kattan,
O gece, Sendin gelen, ezel kadar uzaktan,
Melekler, her zerreye, müjde verirken Hâkk’tan;
O gece, Sendin gelen, Yâ Hazreti Muhammed.
Güneşler, o gecenin, nûruna secd ederken,
Yıldızlar, meşk içinde, kâinat vecd ederken,
Bütün hamd ü senâlar, Yüce Rabb’e giderken,
O gece sendin gelen, Yâ Hazreti Muhammed.
Kâbe’de şirk taşları, putlar yere dönerken,
Cehâlet bayrakları, birer birer inerken,
Bin yıllık, küfr ateşi, ebediyyen sönerken,
O gece, Sendin gelen, Yâ Hazreti Muhammed.
O gece, Sâve Gölü, mûcizeyle kururken,
Kisra Saraylarında, sütunlar savrulurken,
Arz’dan Arş’a, Âlemler, rahmetini bulurken,
O gece, Sendin gelen, Yâ Hazreti Muhammed.
Sen ki; doğum kundağı, ak bulutla örülen,
Doğar doğmaz, Allah’a secde emri verilen,
Alnında, âlemlere rahmet tâcı görülen,
Kâinat Efendisi, Yâ Hazreti Muhammed.
Sen ki; asâletine, ezelden hükmedilen,
Tertemiz rahimlerle, lekesiz soydan gelen,
Bütün şüpheleri, Kur’ân ilmîyle silen,
Seçilen sevgilisin, Yâ Hazreti Muhammed.
Sen ki; büyük yargıda, şefaat müjdecisi,
Bunca âciz beşerin, Mahşer günü bekçisi,
Sen ki; Kur’ân şâhidi, Allah’ın son elçisi,
Kurtuluş habercisi, Yâ Hazreti Muhammed.
Sen ki; Âdem neslini, uçurumdan döndüren,
Zulüm sancılarını, şefkâtiyle dindiren,
İnkâr yangınlarını, irfânıyla söndüren,
Âlemlerin sultanı, Yâ Hazreti Muhammed.
Sen ki; güzel huyların, ahlâkın meş’alesi,
Sabır doruklarında, beşerin en yücesi,
Senin Cennet mekânın, fakirlerin hânesi,
Gönüller hazinesi, Yâ Hazreti Muhammed.
Câhiliye devrini, kapatan, ulu Sultan,
Şefaatin, Allah’a yalvaran kolu Sultan,
Rabb’imin, en sevgili, en yakın kulu Sultan,
Melekler Sana hayran, Yâ Hazreti Muhammed.
Sana şâhid, sonsuzlar, ezelden beri her an,
Sana şâhid, âyetler, her zerre ve her mekân,
Senden uzak kalmaya, nasıl dayanır ki can?
Sen, her canda Cânânsın, Yâ Hazreti Muhammed.
Mîraç gecesi, bir bir, açılıyorken gökler,
Seni selamlıyorken, her katta peygamberler,
Öyle bir an geldi ki; durdu bütün melekler,
Hâkk’ a yalnız yürüdün, Yâ Hazreti Muhammed.
Gönül gözü görmeyen, can gözünü neylesin,
Dünya’da dönmeyen dil, mahşerde ne söylesin,
Allah, bütün beşeri, ümmetinden eylesin,
Sancağının altında, Yâ Hazreti Muhammed.
Hâkk ile, kul vuslatı, o îlahi düğünde,
Hiç kimseden kimseye, fayda olmayan günde,
Hasatları, has tartan, o terazi önünde,
Noksanları bağışlat, Yâ Hazreti Muhammed.
Bu îman meş’alesi, hiç sönmeden yanacak,
Ümmetin, Seni her an, mahşere dek anacak,
Gönül tortularımız, nûr’unla paklanacak,
Andımıza şâhid ol, Yâ Hazreti Muhammed.
Biliriz ki; hükmü yok, bu dünya nîmetinin,
Gönüldür sermayesi, âhiret servetinin,
Sana, Salât ve Selâm, gönderen ümmetinin,
Cennetler şâhidi ol, Yâ Hazreti Muhammed
MUSTAFA KILINÇ
Yerçekimli Karanfil Şiiri
Biliyor musun az az yaşıyorsun içimde
Oysaki seninle güzel olmak var
Örneğin rakı içiyoruz, içimize bir karanfil düşüyor gibi
Bir ağaç işliyor tıkır tıkır yanımızda
Midemdi aklımdı şu kadarcık kalıyor.
Sen o karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte
Sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel
O başkası yok mu bir yanındakine veriyor
Derken karanfil elden ele.
Görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle
Sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil
Bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk
Birleşiyoruz sessizce.
Edip CANSEVER
Gündüz ve Gece
Gündüz oynarım ben
Gece uyurum anne
Uyanınca göremem
Gündüz gelir gelmez
Gece nere gider anne
Sen uyuyunca uyur
Uyanır senden önce
Elini yüzünü yıkar
Üstünü değiştirir
Güneşi takar göğsüne
Bir yere gitmez yavrum
Gündüze dönüşür gece
Ali YÜCE
Kayalıklarda Gece Şiiri
Çınarın gölgesi düşüyor , ama ay yükseliyor;
Gök gürlemesi altında parçalanan ,
Dalgaların haykırışını dinliyorum.
Gökle konuşan denizi dinliyorum.
Gece , gece , sen sevdiğim kadın gibisin;
Havyar tanesi kadar küçüksün!
Kendimi kötü hissettiğim zaman ,
Seninle dolaşmaya çıkıyorum.
İoan Catina
Siyah Gece Şiiri
Siyah olacak gece
Göğün altında her şey
Unutuşa erken bir bahçe arayacak
Bastırmak için pişmanlık güllerini
Solan bir aşkın ilk göğsüne
Ağzın ölüm kadar soğuk olacak
Gecenin siyah elleri
Dokunduğunda öpüşlerine
Siyah bir su gibi gelecek gece
Kızıllaşan yaprakların teninden
Kopararak bağışlayan uykuyu
Siyah bir düş verecek ellerine
Reddedilmiş bir ruh muydu sevdiğin
Kuşlarını uçurmuş ağaç ölüleri mi
Bahçe yorgun geceyi
Beklemekten
Bir aşka fazla gelen
Ölümlerin var senin
Dünü solan gül
Desenlerini
Anımsayan bir bahçenin kalbinde
Ahşap gözyaşları konuşacak acıyı
Biliyorum, gelsen de
Siyah olacak gece
Ayten Mutlu
Başkalarının Gecesi Şiiri
Görünmeyeni görmenin azabı
İçimizde durmadan ödediğimiz
Ne ruhumun ay ışığı
Ne yırtıcı hayvanlarla güreşen
Yorgun bedenim
İhtiyar atlar gibi kapandım içime
Yasını tutuyorum sonsuz bir kehanetin
Görünmeyeni görmenin azabı
Çılgınlıklar otu ağzımda
Kırların yırtığına takılmış karaca
Sıvası dökülmüş duvarlardaki
Donmuş halı zamanı
Çılgınlıklar otu ağzımda
Değişik kalibreli intiharlar denedim
Dipteki arayış boş kovan
Başkalarının gecesi bitmedi daha.
Murathan Mungan
Uykusuz Gece Şiiri
Ah! Kapamadım kapımı,
Yakmadım mumlarımı,
Bir bilseydin, nasıl bitkindim,
Döşeğe uzanamayacak denli bitkin.
Batan güneşin ışınlarının
Çamların karası üzerinde sönmesi
Beni çılgına çeviren bir sesin tınısı
Tıpkı seninki, tıpkı.
Ve her şeyin bittiğini bilmek
Yaşamın korkunç bir cehennem olduğunu,
Oh! Nasıl da biliyordum
Bir gün döneceğini.
Gece Şiiri
Kandilli yüzerken uykularda
Mehtabı sürükledik sularda.
Bir yoldu parıldayan, gümüşten,
Gitlik… Bahs açmadık dönüşten,
Hülya tepeler, hayâl ağaçlar…
Durgun suda dinlenen yamaçlar…
Mevsim sonu Öyle bir zaman ki
Gâip bir mûsikiydi sanki.
Gitmiş kaybolmuşuz uzakta,
Rüya sona ermeden şafakta…
Yahya Kemal Beyatlı
Bu Gece Şiiri
Akşamın hüznü çöküyor ağırdan.
Karanlık doğuyor sensiz bu yerde
Aşkına ulaşmak için çırpınan,
Gönlüme aydınlık ol, gel bu gece
Sokaklar boşalıyor sessizce
Yine bir ben kaldım, bir ben o köşede
Sen vardın; çektiğim cigara da, içtiğim şişede
Gönlüme duman ol, mey ol bu gece
Sabaha yol alıyor karanlık yine
Dertler başlıyor gelen günle
Köşede bekledim, sensiz sükunetle
Gün ağardı, yoktun sen bu gece
Gündüzün ışığı her yerde
Dertler unutuluyor bahanelerde
Kaderim olan o yalnız köşe
Seni bekliyor ümidimle, bu gece.
Uygusuz Gece Şiiri
Ah! kapamadım kapımı,
Yakmadım mumlarımı,
Bir bilseydin, nasıl bitkindim,
Döşeğe uzanamayacak denli bitkin.
Batan güneşin ışınlarının
Çamların karası üzerinde sönmesi
Beni çılgına çeviren bir sesin tınısı
Tıpkı seninki, tıpkı.
Ve her şeyin bittiğini bilmek
Yaşamın korkunç bir cehennem olduğunu,
Oh! nasıl da biliyordum
Bir gün döneceğini.
Anna Ahmatova
Geceleyin Şiiri
Geceleyin karanlıkta
Suya attım ben sesimi
Türkü oldu birdenbire
Denizinden geçen gemi
Geceleyin karanlıkta
Gülümsedim buluta ben
Saçlarına düşen yağmur
Gökkuşağı oldu birden
Geceleyin karanlıkta
Yıldız tuttum gök içinde
Işığını sana vurdu
Bir gül açtı yüreğinde
Ülkü Tamer
Gecede Şiiri
Kararmaya durdu mu ortalıklar
Büyük mor bir ışık yalın kat yüreğinde
Oysa birçokları yalnız gecede
Yaşar en ışıksız yerini bölünerek
Unuttuğu bir şey vardır başkalarının
Oysa bir yerlerde hepsini duyar
Üşür gecelerden bir ince yürek
Ama dağ başında bir yalnız diken
Ama tepelerde iri bir rüzgar
Yaşamazlar birçokları gecede
Karanlık gölgeler düşer yollara
Sonra geçip bütün korkulardan, karanlıklardan
Yiğitçe karşı koyar da bir ince yürek
Yansıyan duru ışıklar gibi iyimserliği
Geçer uzak güneşlerden, sulardan.
Ülkü Tamer
O Gece Şiiri
O gece ben olmayacağım.
Utancımdan bakamadığım aynalarda
Güldüğünüzü gecedir.
Gecelerinizi karıştıracak gitgide
Olmayanlarınızın çoğalması.
Benim olmadığımı duyduğunuz bir gece
Korkacaksınız.
Şimdiden düşünüyorum son kalanımızı
Son gidenimizin bu gecesinde.
Ama bir gece olacak, ortalarda bir gece..
İçinde siz de olmayacaksınız,
Ayrıca.
Özdemir Asaf
Tut ki Gecedir Şiiri
Tut ki gecedir
Karanlık sıvaşır ellerine camlardan
Birden kırmızıya döner
Trafik ışıkları
Kükürtlü dumanlar yükselir
Korkuya batmış
Cam kırığı adamlardan
Tehlikeye büyür sakalları
Tut ki gecedir
İhbarlar birer sansar
Bir telefondan bir telefona atlar
Yeraltı örgütleri tetik üstünde
Adres değiştirmiş silah kaçakçıları
Fahişeler birbirinden kuşkulanıyor
Tut ki gecedir
Katiller huzursuz
Hırsızlar sinirli
Hainler ürkekçedir
Elleri telefona kendiliğinden uzanıyor
İhanete gece müthiş bir gerekçedir
İhbarlar birer sansar
Bir telefondan bir telefona atlar
İhanet bir bilmecedir
Attila İlhan
Güzeldir Gece Şiiri
Güzeldir gece dağınık gündüzlerden
Toplanır renkler ılıman bir noktada
Mürekkebe dönüşür parıltılı söz
Buruşur kâğıt, oluşur kalem
Söylerim, sana söylerim o zaman sevdiğimi
Örülürken uzayan saçlarını çocukların
Şaşırtan bir koşudur kendi de tanıyamaz
Uzaklaşınca yelesi benzerlerinden
Diyelim ki yoldalar iki yanı da ağaçlıklı
Biz çağırmadan aklımıza gelenler
Biri yolun kucağındaki ay ışığı olsun örneğin
Gecemizin kulak misafiri birkaç yıldız diğeri
Ve dallarda mırıldanan ışıltılar
Kimseyi mutsuz etmeyecek söyledikleri
Arada bir uğradığımız tenha sarayda
Geveze bir sevinç, gör bizden köşe bucak
Öcünü akarak alır ayrılıkların
Aşkımız bizim, zifiri su, işçimen kederimiz
Doldurup karangu boşlukla kovasını
Özlenen uykuyu dökünce üstümüze
Güneşi gösterir bize, güzeldir gece.
Adnan Satıcı