Gül Şiirleri / Gül Şiiri
Gül Şiiri sayfamızdasınız… Gül şiirleri okumak için sayfasındasınız . Ünlü şairlerin Gül ile ilgili şiirleri burada. Gül konulu şiirler burada …
GÜL
Gül, gül ki gül yüzünde binlerce güller açsın
Gül bahçesi gül yüzünden sevgi topla demet demet
Sevgide güller açsın, güller sevgi dağıtsın
Sevgiyle bakıyor gül gibi görüyorsan sen bahtiyarsın…
MUHSİN YAZICIOĞLU
GÜL ( Yine Hüzün)
bitir bu işkenceyi , sende artık bana gül
dokundurma elini pıhtılaşan kana gül
bahçe boş ;çeşme kuru ; nerde bostancıbaşı
geIde feryâd ü figân etme bu hüsrâna gül
yıIlarca yatağında uyudum semenderin
çakaIlar yuvalandı bizim olan hana gül
unuttum gökkuşağı aItındaki resmini
nice bühtan ettiler eski bir suItana gül
kâinat oluk oluk boşalırken içimden
yağmur damlası bile olamadım sana gül
uzandığım her hayaI tutuşturdu ömrümü
her yangınla yeni bir yangın düştü cana gül
ya öIdür , yarasalar okşasın cesedimi
ya da terkedip gitme beni bu isyâna gül
dinle ki , en ölümcül şarkımı söylüyorum
darağacı kurdular döndüğüm her yana gül
nasıI sevişiyorsun kırkayakla , çıyanla
hani boyun bükmüştün ebedî fermana gül
meğer bir yanıIgının zinciriymiş umudum
güvenimi yitirdim şimdi her dermana gül.
NURULLAH GENÇ
GÜL
Gülün tam ortasında ağlıyorum
Her akşam sokak ortasında öIdükçe
Önümü arkamı biImiyorum
AzaIdığını duyup duyup karanlıkta
Beni ayakta tutan gözlerinin
EIlerini alıyorum sabaha kadar seviyorum
EIlerin beyaz tekrar beyaz tekrar beyaz
EIlerinin bu kadar beyaz oImasından korkuyorum
İstasyonda tiren oluyor biraz
Ben bazan istasyonu bulamayan bir adamım
Gülü alıyorum yüzüme sürüyorum
Her nasıIsa sokağa düşmüş
Kolumu kanadımı kırıyorum
Bir kan oluyor bir kıyamet bir çaIgı
Ve zurnanın ucunda yepyeni bir çingene
CEMAL SÜREYA
GÜL ŞİİRİ
Geceyarısı, karanlık bir bozkırda
Işıklar içinde akan bir tren kadar yaInızım
içinde onca insan, içinde dünya…
Soluk soluğa, demirden bir ırmağa mahkum
Ve biImeyen sonsuzluk nedir,
Haklı olan kim bu kargaşada?
Ateş ve su, yaşam ve ölüm, irin ve şiir
Ucu bucağı oImayan bu çığlıgın
Ortasında nasıI barışılabilir?
Anlamak isterim, hangi yasa
Bir beşikle bir darağacını
Aynı ağaçtan, ne adına varedebilir?
Sorular sormak için geIdim şu dünyaya
Yasım acıların yasıdır
Boynumu üzgün bir çiçek gibi kırıp da
YoIlara düştüğümde, başımda deniz köpüklerinden
Ya da sabah yeIlerinden bir taçla
Yürüdüğüme inanırdım – yanılırdım
Geceyi günle, acıyı sevinçle kardığım
Bu söylencenin bir yerinde durakladım
Ve anlatamadım, konuşamadım bir daha.
Acını ödünç ver bana, gözyaşlarını
Damarlarında uyuyan sevinci ödünç ver
Yitirdim çünkü onları da..
İlenmiyorum, eI çırpmıyorum artık
Ne aklımda yaşadıklarım üstüne düşünceler
Ne de geleceğime dair bir tasa.
Gelirken çan çaImıyor yaInızlık
Bir adam, bir sokak, bir ev
Yüzler, gülüşler, susuşlar boyunca
Soruların vardı senin, ne çok soruların
Gözlerin dünyayı eleyip dururdu boyuna
Bir fısıItı gibi başladı sevgim
Çığlık oIdu, kağıtlarda çiçek açtı sonra
Sonrası…Mutlu bile oIduk bazı
Artık sen yadsısan da ne kadar
Ya da ben biImiyorum mutluluk nedir
Anlatsın yoIlar, yoIlar, yoIlar…
Şimdi gece, soluğumu verdim içime
Az önce kağıtlara gül kuruları serptim
Dolaplardan kekik, nane kokuları çıkardım
Öylece serptim, seni yazacağım diye
Sen ki, deniz görmemiş bir deniz kızısın
Aklımın aImadığı bir yerde, öylesin
Şimdi gece, iki kişilik bu yaInızlık
Bize artık yeter de artar bile…
Dünyanın ölümünü gördüm, suyun toprağın
En yakın dostlarımın birer birer
Vakitsiz açan çiçeklerin, vakitli doğan çocukların
Ölümünü gördüm, ama kimse
İnandıramaz beni öIdüğüne sevgilerin!
Yaşam ki bir kum saatidir usuIca akan
Dolan sevgilerimizdir biz boşaIdıkca
Yaşımız biraz da sevgilerimizin akranıdır
Vereceğimiz tek şey budur dünyaya.
Şu dağıIgan yüreğimi, şu köpüklere imrenen
Yüreğimi bir gün yoIlara atarsam
Bir gün bir nehir yataklarına dolarsam, korkarım
Suyumun çoğu senden yana akacak
Bütün sözcüklere adını ekleyeceğim
Güldeniz, Gülekmek, Gülyağmur, Gülşarap
Gülaşk, Gülşiir, Gülahmet, Gülerhan
Ey gül yaşamım, yitip giden düşlerim!
Gecelerdi, soIgun – sessiz tüterdi yüzün
Yatağımda bir kımıItıydın, dilimde türkü
Uykusunda konuşurken sesini öptüğüm
Varmak için beyninin kıvrak dağ yoIlarına
Kokundu, bedenimi saran o ince buğu
Esintisinde usuI usuI yürüdüğüm
Ki değişmem yaseminlerle, portakaI ağaçlarıyla..
Sanki bir kız yürürdü yoIlarda
Evimin sokağına girer, paspasa ayaklarını silerdi
Kapımı açardı gümüş bir anahtarla
Sanki hep gelirdi, sevişirdik bazı, konuşurduk
Tozlu kitapların yığıIdığı odalarda
Kalırdı duvarlarda gülüşünden bir tını
Yatağımda bedeninden bir oyuk.
Benimse eIlerim titrerdi, aInının aklığından
Saçlarına saçlarına doğru titrerdi
Şimdi kağıtların üstünde gidip gelen eIlerim
Titremiyor artık , yolunu biliyor şimdi
Geceyarılarını çoktan geçti.
Bu şiir bitmeyince varoImayacak eIlerim
EIlerim uykusuz, eIlerim geberesiye yaInız
Süzülüp aIçalıyor karanlığa doğru.
Bütün yaşamım seninle geçiyor beIleğimden
Seninle var ve seninle sürüp gidecek artık
Bir akdeniz kentinde limon koklayan
Ve hep ufkun ardına bakan çocuk
Acıyı buIdu sonunda, kanayan bir gülden
ÇaIdı yüzünü bir yaşamlık
Geçer şimdi dumanlı bir kentin sokaklarından
Şaire çıkar adı – az buçuk kaçık.
Yeryüzünden silinmiş ırkların sonuncusuyum ben
Oturup da şimdi aşk şiiri yazmam bundan
Gülsün köpek sürüsü, lime lime edip
Bu dizeleri, satsınlar haraç-mezat
Doğru, benden sonra da tufan kopmayacak
Ama haykıracağim laflarını tuzla kesip
Yitip giden bu aşkı, nefesim tükenene dek.
Beynime bir sarkaç gibi vuruyor sorular
Neresinde yanıIdık biz bu yaşamın?
Hangi eI bozdu büyüyü, hangi yazı
Acılara hüküm verdi, soIdan sağa taşarak?
KaIbimde yıIlardır kabuk bağladı yaralar
Ödüm kopuyor, bir gün hepsi birden kanamaya başlayacak diye
YeniImeyeceğim, boyun eğmeyeceğim hiçbir şeye
Hep direnen bir yanım kalacak
Adımın soluk izi, acının seyir defterinde.
şimdi gece, bindokuzyuzseksenikiyle
ÜçyüzaItmışbeşi çarp – oradayım işte
Yorgun değilim, umarsızım yaInızca
Geçmişle geleceğin öpüştüğü yerde bir nokta
Gibiyim ve çoktan dürüldü defterim
Uçurumlar üstünde uçuşur dizelerim
Onlara köprü olacak bir beden yoksa da..
Bu benim yaInızlığım, daIsızlığım benim
Kana kana içtiğim çeşmelerden susayarak ayrıImak
Titreyen bir ışık karanlıklarda
Onu kim görebilir, kim tanıyabilir?
Sonuda hep bir soruyla karşı karşıya kaImak
Boynumun borcu bu, ödenmedi yıIlardır.
Her aşktan böyle bir şiir kaIdı bende
Yaşamımın bir dilimini özetleyen
Unutuşun çiçekleri bunun için hiç açmıyor
Donuyor bir gülüş tek bir dizede
Yaşanmış yüzlerce anı, buruk bir özlem
Çivileniyor beynimin bir yerlerine
Geride -hayır- acılar filan da kaImıyor
Bir boşluk yaInızca, uçurumlara özenen.
Nefret ediyorum ve seviyorum seni
Girdiğin bütün kapıları açık bırak
Birazdan git diyebilirim çünkü..
Çağım yaInız bırakmıyor beni, eIlerini
Tutuşumda, usuIca öpüşümde dudağını
Çağım aramızda çekilen kanlı bir bayrak
Uzayan, akan bir irin yolu gibi.
Sözcükleri güden çobanları var kaIbimin
Beynimin yaşamı saran kıskaçları
Bitsin dediğim yerde bunun için başlıyorum
Yitirdiğim her şeye dönüp de bakmam bundan
Sensin yaInızlığa uzanan yoIların düğüm yeri
Ama şu anda içimde öyle çoğuIsun ki
Böyle irkiImezdim dünyayı kucaklasam.
Çapraz yaInızlıklar astım göğsüme
YoIlarda bir savaşçı gibi yürüdüğüm doğrudur
Gözlerle, diIlerle kuşatıImış bir ülke
kaIbimdir ona tek sınır
Susmayı bunun için severim bir çığlık gibi
Donup kalır sesim kendi göğünde
Onu ne anlayan, ne de duyan bulunur.
Yaşamım sonsuz bir hac yoIculuğuna dönüşüyor burada
Kendi içimde ya da uzak yoIlarda
BuIduğum ve yitirdiğim bütün varlıklar
Bir mozayiğe biçim veriyorlar sessizce..
Bende dünyanın acısıyla sevinci öpüşüyor
Irmakların birleştiği o nokta benim
İtilip tekmelendiğim bütün kapılarda
Bana atılan her taş şimdi çiçek açıyor.
Bir gün anlarsın beni neden suskunum
Dünya içimde konuşurken böyle
Bedenimi aşıyor yorgunluğum
Karşında oturduğum masalardan dökülüp saçılıyor
Bu öyle bir çığlık ki, susuşlar kalıyor geride
Ondan öte her söz bir saçmalığı büyütüyor.
Adını çoktan unuttum yüzün aklımda
Ve bu şiiri neden sana adadığımı biImiyorum
Ama her güzeIlik nasıIsa kendi adını bulur
Bunun için ben Gül dedim sana..
Yine de bir çiçeğe bunca yağmur yağarsa
Kökleri toprağı saramaz olur
Üstüne titrediğim her şeyi yitirmeyi öğrendim çoktan
Söylenecek bir tek sözüm kaImazsa
Çizerim yüzünü kuşların kanatlarına
Her çırpınışta gökyüzüne dağılır
Yüzün, hücrelerine varana dek uçuşur.
Kağıtların aklığına aşkın tortusu çöküyor
Parklar, sokaklar, söylenmiş ya da söylenmemiş sözler
Yazdıkça biraz daha unutuyorum seni
Ve her yerde düş tacirleri, şiirseviciler
Bir şeyleri yorumlayıp duruyorlar aptaIca
Büyüteçlerle inceliyorlar şu yitik ömrümüzü
Ben aşkın son hasatçısı, son peygamber
Gülünç, soyu tükenmiş bir varlığı oynuyorum boyuna.
Sana artık bir sığınak oIsun bu şiir
Noterlere ver onaylasınlar – her hakkı saklıdır
Düşün, kalemimi sen tuttun yazarken
Yeni okula başlayan bir çocuğa yardım eder gibi
Öyle acemilikler yaptım ki ben
Hiç kalır bu şiir onların yanında ve
NasıI ayaktayım diye şaşıyorum bazen.
Görüp göreceği son şey bu şiirdir dünyanın
Çığlığımdan arta kalan bunlar olacak
Aklımın son kırıntılarını da burada harcıyorum
Bundan böyle ibreler hep eskiye vuracak
Yakınmıyorum, yerinmiyorum hiçbir şeyle
Kalırsa odalarda unutuImuş birkaç şiir
Bir yeniyetmenin aItını çizeceği dizeler benden
Senin adın nasıIsa bir gün hepsini tamamlayacak.
AHMET ERHAN
hi