İngiliz Alman Fransız Fıkraları ( UluslarArası Fıkralar ) ..
Fransız Fıkraları Sayfamızdasınız… Birbirinden Komik ve Esprili Fransız Fıkralarını Siz Okuyucularımız için derledik. Bu Güldüren İngiliz Alman Fransız Fıkralarını Okuyup Arkadaşlarınızla veya Sosyal Ortamlarda Paylaşabilirsiniz.. Sayfa İçeriği : temel ve ingiliz fransız alman fıkraları, Alman Fıkraları, Uçak Fıkraları, Temel uçak Fıkrası, Temel İngiliz fransız alman uçak Fıkraları, Gün yüzü görmemiş fıkralar…
Bir Fransız, bir İngiliz ve bir de Temel bir gemi kazasından sonra ıssız bir adaya çıkarlar. İngiliz kumsalda bir lamba bulur. Fransız bunun Aladdin’in lambası olabileceğini söyler ve lambayı ovuşturur. Gerçektende lambadan bir cin çıkar.
-“Ne dilerseniz dileyin benden” der. İngiliz
-“Ben ailemin yanına İngiltereye gitmek istiyorum” der. Cin isteyi yerine getirir. Sıra Fransız’a gelir. Oda ailesinin yanına Fransaya gitmek ister. Onun isteyide yarine gelir. Sıra Temeldedir. Temel biraz düşünür. Cin çabuk olmasını söyler. Temel etrafına bakar ve cin’e dileyini söyler.
-“Arkadaşlarımda gitti ben bu ıssız adada yalnız kaldım onun için arkadaşlarımı geri getirmeni istiyorum” der.
Bir Fransız, bir İtalyan ve de klasik olarak bir Türk avrupada trenle seyahat etme kararı vermişler. Neyse trenin birinin kompartımanına girmişler. Bir de ne görsünler. Bir Japon, yanında da taş gibi bir hatun oturuyor. Bizimkiler de tam karşılarına oturmuşlar. Başlamışlar Japon’u çekiştirmeye. İtalyan
-“maymun gibi Japon taş gibi hatunu götürüyor” demiş ve
-“ben şimdi hatunu ayarlarım” demiş.
-“Önce Japon’u halletmek lazım” demiş Fransız.
İtalyan dışarı çıkarken Japon’a seslenmiş. Bir iki dakika sonra dışarıdan pata küte sesler duyulmuş. Kompartımanın kapısını İtalyan açmış, yüzü gözü kan içerisinde, bir gözü şişmiş falan filan. Bizimkiler sormuş ne oldu diye. İtalyan
-“tam herife girecektim, ne olduğunu anlamadım” demiş. Japon da gelmiş, selam vererek yerine oturmuş. İtalyan sormuş,
-“ya kardeş sen ne yaptın öyle ya”, diye. Japon da
-“bizim oralarda çok kullanılan bir yöntem var demiş”, onu uyguladım.
-“Ne biçim yöntem bu” diye sormuşlar. Japon da
-“Oshidonun Koshidosu” demiş. Fransız bu olaya çok kızmış.
-“Benim arkadaşıma bu yapılır mı” ulen demiş. Fransız Japon’u dışarı çağırmış. Yine bir iki dakika sonra dışarıdan pata küte sesler duyulmuş. Fransız içeri bir girmiş, yüzü gözü dağılmış, iki üç dişi kırılmış. Bizimkiler sormuş
-ne oldu diye. Fransız da
-” abi herife tam girecektim, dünyam karardı” demiş.
Japon girmiş, selam vermiş yerine oturmuş. Fransız
-” birader ne biçim bir yöntem bu yahu?” diye sormuş. Japon da
-bizim orada çok ünlü başka bir yöntem daha var demiş.
-“Moshidonun Koshidosu” demiş. Hepsi şaşırmış.
Bizim Türk içinden
-“iki tane dev gibi herif dayak yedi, ama ne etcez Türklüğe laf ettirmicez, dayak yersek biz de yeriz” demiş.
Bizimki dışarı çıkarken Japon’a da seslenmiş. Dışarı çıkar çıkmaz
…”küüüt” diye bir ses duyulmuş.
İtalyan’la Fransız içeride şaşırmış. Bir bakmışlar Japon içeri girmiş, kafası yarılmış, yüzü gözü kan içinde. Sormuşlar
-Japon’a ne oldu diye.
Japon da hiç bir şey anlamadığını söylemiş. Hemen arkasından Türk girmiş. Japon
-“ne oldu ya, hiç bir şey anlamadım, ne yaptın” diye sormuş. Bizim Türk de
-“sizin oralarda çok kullanılan bir yöntem” demiş. Japon şaşırmış.
-“Ne bu ya” demiş. Bizimkide elindekini göstermiş:
“Toyota’nın Krikosu” …
Bir grup ingiliz, amerikan ve Türk gemiyle yolculuk ediyorlarmış. Birden şiddetli bir fırtına kopmuş.Geminin batacağını anlayan kaptan
hemen yolculara koşup gemiyi boşaltmalarını istemiş.Fakat kimse buna
inanmayarak kendini denize atmayı kabul etmemiş. Bir süre sonra bütün yolcuların ölüm tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu gören kaptan hemen bir tayfasını çağırmış. “Git bir de sen dene onları gemiden atlamaya ikna etmeyi” demiş.Tayfa gitmiş ve kısa bir süre sonra geri dönmüş. Kaptan merakla sormuş:
-Eee,noldu?
-Hepsi atladılar efendim.
Kaptan çok şaşırmış:
-Nasıl olur,daha demin kıllarını bile kıpırdatmamışlardı.
Ne dedin onlara?
-Çok kolay. İngilizlere “Sizin gibi soylu insanlar batmak üzere olan
bir gemide olmamalılar” dedim.
Amerikalılara deniz suyunun insan vücudu için çok faydalı
olduğunu söyledim.
-Peki ya Türklere ne dedin?
-Onlara da “Denize girmek yasak! ” dedim
Bir grup İngiliz,amerikan ve Türk gemiyle yolculuk ediyorlarmış. Birden şiddetli bir fırtına kopmuş. Geminin batacağını anlayan kaptan hemen yolculara koşup gemiyi boşaltmalarını istemiş. Fakat kimse buna inanmayarak kendini denize atmayı kabul etmemiş.
Bir süre sonra bütün yolcuların ölüm tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu gören kaptan hemen bir tayfasını çağırmış.
-Git bir de sen dene onları gemiden atlamaya ikna etmeyi” demiş.
Tayfa gitmiş ve kısa bir süre sonra geri dönmüş.Kaptan merakla sormuş:
-Eee,noldu?
-Hepsi atladılar efendim.
Kaptan çok şaşırmış:
-Nasıl olur,daha demin kıllarını bile kıpırdatmamışlardı. Ne dedin onlara?
-Çok kolay. İngilizlere “Sizin gibi soylu insanlar batmak üzere olan bir gemide olmamalılar” dedim. Amerikalılara deniz suyunun insan vücudu için çok faydalı olduğunu söyledim.
-Peki ya Türklere ne dedin?
-Onlara da “Denize girmek yasak! ” dedim.
Bir gün Fransız,bir alman ve temel vampir olmuşlar.Gök yüzündenlermiş. bunlar yarış yapmaya karar vermişler. En kısa zamanda en çok kan emen birinci olacakmış. Fransız gitmiş. 3 dakika sonra geri dönmüş ağzının kenarında kan varmış. Temel ile Alman sormuşlar:
-Yaaa ne yaptın?
-Şu kilisedeki kızın kanını emdim.
Sonra alman gitmiş bir dakika sonra dönmüş. Ağzının kenarında kan varmış.
-Ya sen ne yaptın?
-Şuradaki değirmencinin kızının kanını emdim.
Sıra temele gelmiş. Gitmesiyle gelmesi bir olmuş. Yüzünün her tarafı kanlıymış. Ne yaptın böyle, kimin kanını emdin? Temel:
-Şuradaki direği görüyor musunuz
-Eveeett.
-Ama ben görmedim.
Temel uçağa biner, bir Alman ,bir Fransız, bir İngiliz ve bir Jamaikalı görür. Jamaikalının yanına gelir ve der ki;
-Jamaikalı kardeş sen yenisin galiba.
Feministler toplanıp bir karar almışlar. Demişler ki:
-Gidip kocamıza diyeceğiz ki,
-“Bundan sonra kendi bulaşığını, çamaşırını kendin yıkacaksın. Ben artik karışmayacağım.”
Neyse orada bizi Türk bir kadın da varmış tabii. Kararı sırtlamış memlekete dönmüş. Aradan 6 ay geçince yeni bir toplantı yapmışlar. Başkanları alınan en son kararın uygulama sonuçların sormuş.
Alman Kadın:
- Gider gitmez kararı hemen kocama bildirdim. Bundan sonra kendi bulaşığını kendin yıkayakcaksın. Ben hiç karışmayacağım dedim. Bir gün birşey göremedim. İkinci birşey göremedim. Üçüncü gün bir de baktim ki bulaşığı yıkamaya başlamış.
Fransız Kadın:
-Gider gitmez kararı hemen kocama bildirdim. Bundan sonra kendi bulaşığını kendin yıkayakcaksın. Ben hiç karışmayacağım dedim. Bir gün birşey göremedim. İkinci birşey göremedim. Üçüncü gün bir de baktim ki bulaşığı yıkamaya başlamış.
Sonra sıra bizim Türk kadına gelmiş: - Aldığımız karar icabı gidip kocama bundan sonra bulaşığı benim yıkamayacağımı, o devrin bittiğini, bundan sonra kendisinin yıkaması gerektiğini söyledim. Bir gün birşey göremedim. İkinci bir şey göremedim. Üçüncü sol gözüm açılmaya başlayınca bir de baktım ki dağ gibi bulaşık beni bekliyor.
Gümrük kapısından bir İngiliz, bir Fransız, bir Türk geçmek için bekliyorlarmış. Gümrük görevlileri valizlerini kontrol etmeye başlamış.
Önce İngiliz’in valizine bakmışlar. İçinden 7 adet don çıkmış.
-“Niye 7 tane?” diye İngiliz’e sormuşlar. O da
-“Haftanın yedi gün var. Hepsi için bir tane: Pazartesi, Salı, Çarşamba…” demiş. “Vay be! Helal olsun medeniyete, temizliğe bak adamlardaki.”
Sıra Fransız’ın valizine gelmiş; açmışlar bakmışlar 8 tane don.
-“7’yi anladık da niye 8?” diye sormuşlar. Fransız
-“Pazartesi, Salı, Çarşamba… Her gün için bir tane, bir tane de ne olur ne olmaz diye yedek aldım” demiş.
-“Vay be! Adamlardaki temizliğe, medeniyete bak!” demiş görevliler.
Sıra Temel’e gelince açmışlar bakmışlar tam 12 adet don.
-“Vay be! Ne varsa bizim insanımızda var. Şu medeniyete, şu temizliğe bak!” Sormuşlar:
-“Neden 12 adet?”
Bizimki cevap vermiş:
-“Ocak, Şubat, Mart,..”
Bir gun alman,ingiliz ve turk yuzmeye gider. Yuzmede baya bir yuzdukten sonra, bakarlarki karsilarinda bir melek duruyor, ve onlara diyor ki ” suya hoplamadan önce bir dilek dileyin ” der.
alman hoplar ve ” kola” der havuz,kolaya döner bol bol icer.
ingiliz hoplar ve “icki” der, su ickiyle dolar ve bol bol icer.
Turke gelince tam hoplayacaginda aya kayar ve “shitt” der. Havuz bokla dolar.
Bir gün 3 futbolcu (Alman, Ingiliz ve Temel) antrenörleri tarafindan bir aksam yemegine davet edilir.Üc futbolcuda o aksam gec kalir. Ilk gelen ingiliz futbolcu antrenöründen özür diler:
-“Sorry, I’m late!”
Daha sonra fransiz futbolcu gelir ve der:
-“Sorry, I’m late, too!”
Son olarak Temel gelir ve derki:
-“Sorry, I’m late, three!”
Bir Amerikali, bir Italyan, bir de bizim Karadenizli Temel, hep birlikte bir insaatta calisiyormus.
Hergun yemek torbalarini aciyorlar; Amerikalininkinden Hamburger, Italyalininkinden spagetti, bizim Temelinkinden de hamsi cikiyormus.
Bir gun, iki gun derken bunlar dayanamamis,yarin da ayni yemekler cikarsa hep birlikte intihar edelim diyerek,karar almislar.Ertesi gun torbalarini acmislar ki ne görsunler;
gene ayni yemekler.Hep birlikte intihar etmisler.Bunlarin hanimlari cenaze toreninde bir araya gelmis.Amerikalının esi;
-“Söyleseydi yemegi degistirirdim. İntihar etmesine gerek yoktu” diyerek agliyormus. İtalyalinin esi de;
-“Bu kadar basit bir konu icin intihar mi edilir. Söylese degistirirdim” diyerek agliyormus. Temelin karisi ise;
-“Aaaah, aaahhh, hergun yemegini kendi hazirlardı…” diyerek agliyormus.
Bir Alman bir İngiliz ve bir Türk bir trenin aynı kompartımanında yolculuk ediyorlarmış bu sırada İngiliz sıcaktan bunaldığını söyleyip camı açmış ve içeriye bir sinek girmiş İngiliz cebinden kılıcını çıkarıp sineğe vurmuş ve sinek ortadan ikiye ayrılmış İngiliz övünerek cebinden kartını çıkarmış kartta İngiltere’nin en ünlü kılıç kullanan insanı yazıyormuş.
Alman’da aynı bahane ile camı açmış ve içeriye bir sinek daha girmiş Alman’da cebinden çıkardığı tabancası ile sineğe ateş etmiş sinek paramparça olmuş Alman’da övünerek cebinden kartını çıkarmış kartta Almanya’nın en ünlü silahşörü yazıyormuş.
Bizim Türk de camı açmış ve içeriye bir sinek daha girmiş bizimki cebinden bıçağını çıkardığı gibi sineğe vurmuş ama sineğe bir şey olmamış İngiliz ve Alman içlerinden gülerlerken bizimkide övünerek cebinden kartını çıkarmış kartta
Türkiye’nin en ünlü sünnetçisi yazıyormuş.
devamı var mı… çok işime yaradı