Asker Şiirleri, Askere Şiirler ( Anlamlı , Dokunaklı )
Asker Şiirleri Sayfamızdasınız … Birbirinden güzel, anlamlı ve etkileyici Asker Şiirlerini Siz Okuyucularımız için derledik, Askere Şiirler için doğru sayfadasınız. Sayfa İçeriği : Asker şiirleri kısa, Asker şiirleri 2 kıtalık, Anlamlı Asker Şiirleri, Asker şiirleri Duygusal, Ünlülerden Asker şiirleri, Asker Şiiri Sözleri, Asker şiirleri 4 kıtalık, Askere şiir sevgiliden, Asker şiiri annem …
Türklerin birçok özelliklerinin yanında en çok ön plana çıkmış yönleri de iyi birer asker olmalarıdır. Çok eski çağlardan beri çeşitli adlarda devlet kurmuş olan Türk Milleti’nin temeli düzenli bir askeri teşkilata dayanır. İlk Türk Ordusu M.Ö.209 yılında Oğuz Han tarafından kurulmuştur. Askerlik ilk önce Türklerde bir meslek, sonrası da milli bir görev olmuştur. Türkler, mükemmel askeri kuruluşları ve değerli komutanları sayesinde varlıklarını ve bütünlüklerini dünyaya tanıtmışlardır. Türk askeri cesur, fedakar, disiplinli ve saygılıdır. Arap düşünür Cahiz, “Türk’e karşı hiçbir şey duramaz. Hiçbir kimse onu, yutulacak bir lokma olarak kabul edemez” diyerek Türk ordularının üstünlüğüne işaret etmiştir.
Asker Şiirleri
Ben De Asker Olacağım
“Küçük asker, küçük asker!
Vatan senden hizmet ister.”
Bu ninniyle uyudum ben,
Asker gibi büyüdüm ben!..
Kalbe imân, elde silâh,
Duam şudur akşam, sabah:
“Bir asker yap Tanrım beni,
Koruyayım yurtla dini!..”
Sakarya’da kalmış babam,
Dünyâya ün salmış babam!..
Ondan miras şu yatağan,
Nasıl olmam bir kahraman?..
Dedem asker, babam asker,
Derler bize: “Er oğlu er!”
Ben de asker olacağım;
Dünyâya ün salacağım!..
Cemal Oğuz ÖCAL
Askere Gidiyorum Anne
AKITMA GÖZ YAŞINI,
BİLİYORUM HALİNİ,
DOĞDUĞUM GÜNDEN BERİ
UMUDUM SENSİN ANNE.
LÜTFEN AĞLAMA
SEN EN ÇOK SEVDİĞİM İNSANSIN
ANNE GİDİYORUM İŞTE
MERAK ETME !
EVLADIN İÇİN YÜREĞİNİ
DOLDUR ANNE
HÜSEYİN TULAN
Askerlik Şiiri
Geldi çattı askerlik çağı
Beni bekler asker ocağı
Ah ne sıcaktı, o anne kucağı
Ama, kışla peygamber ocağı
Veda edip, düştüm gurbet yoluna
Hasret kaldım, sevdiğimin koluna
Söyleyin, dua etsinler tüm askere
İnşallah nasip olur bize o tezkere
Gidip devir alacağım şanlı sancağı
Şehit de olsam, bırakmam sancağı
Uğurunda akıtılmış, nice şehit kanı
Uğrunda vermeye hazırım, bu canı
Başımdaki saç adedince başım olsaydı
Her gün vatan uğrunda birisi alınsaydı
Yine de uğrunda şehit olmaya değerdi
Ne kadar isterdim uğrunda ölebilmeyi
Bayram Tunca
Şehit Şiiri
Ey şehit! duydum ki, alnından vurulmuşsun,
Hemen yükselmişsin, cennete kurulmuşsun
Akan kanların birikti, zalimi boğdu,
Bir tek vurulduğun yerden, bin nefes doğdu
Sen varsın biz varız, vatan sana minnettar,
Hak cemalini göstermiş, cennet gelmiş ki dar
Mahşerde gülümser kanlı gömlek giyenler,
Utanır dolaşır, şehit öldü diyenler
Şanlı sancağım alını, kanından almış,
Vurulup gülmüşsün hilal, o günden kalmış
Muhammed övmüşte sevmiş, sevmişte övmüş,
Senin makamını gören, dizini dövmüş
Sensiz kokmazmış gül, sen yoksan akmaz gönül,
Bak, sırada melekler, öpüldükçe öpül
Allah Allah (c.c) dedin, koştun, içtin şerbeti,
Canı feda ettin, yakın kıldın gurbeti
Ardından bıraktıklarını tarih aldı,
Ey şehit! gittin amma, yerin bomboş kaldı
Hikmet Küçük
Mehmetçik (Yusuf Ziya ORTAÇ)
Göğü bir fecre sarar açtığımız bayraklar,
Yurdu, topraklara mıhlanmış adımlar saklar.
Çarpar ecdadımızın nabzı damarlarda bugün,
Koşar üç kıt’ada nal sesleri hâlâ Türk’ün!
Bir kâğıt parçası üstünde bakarken Hind’e,
On asır Gazneli Mahmûd’u bulur kalbinde.
Yeni rü’yâlara daldıkça bugün ırkım için,
Olurum gölgesi dünyâya vuran bir Temuçin.
Bendim Aydıncık önünden suya seccade salan,
“Yakasın Rumeli’nin pençe-i himmetle alan!”
Bendim, -elbet- ki bugün yâdı ölümden de acı,
Dalkılıçlarla kılıçtan geçirenler Mohaç’ı!
Adı üstünde benimdir o şehirler, köyler,
Nice dağlar, tepeler ismimi hâlâ söyler!
Bendim elbet şu Çanakkale’yi göğsüyle tutan;
Kara topraklara evlâdını vermiş uyutan.
Giydi al kanlarımın tuncunu yıllarca etim;
Boğdu son düşmanı yurdumda benim iskeletim.
Bastığım yer mezarimdır diyen elbet ölmez,
Silinir, toprak olur belki… Müebbet ölmez!
Bu çelik ruhu giyen etle kemikten madde,
Bir aşılmaz granit kal’a çeker serhadde!
Yedi kat toprağın altıyle bizimdir bu diyar,
Can verirken, bizi ecdadımızın ruhu duyar.
Kalbi Allah’a dayanmış dayanır dipçiğine,
Güvenir milletimiz yine Mehmetçiğine!
Yusuf Ziya ORTAÇ
Bayrağım Şiiri
Göklerde açan çiçeğim,
Dalga dalga, al al
Bağımsızlık kokan
Bağrında ayı-yıldızı var,
Vatanı ışıtan
Çiçeğimin rengini,
Mehmetçik vermiş,
Cephede şehit olan
Vatan vatan diyerek,
Şu yeşillikte yatan
Topraktan yükselen ses:
Ben şehit! Bu vatan!
Kanım bayrağımda can!
Bu topraklar bizimdir,
Biz de bu toprakların,
Ölenler ölmedi hepsi bir can,
Kendileri kalplerde
Dolaşan tertemiz bir kan
Saygı vatan için ölenlere,
Seni dinliyoruz Ata’m!
Sen emrettin bizlere,
Bu vatan bizimdir!
Asla el sürdürmeyiz ellere
Topraktan yükselen ses:
Ben şehit! Bu vatan!
Kanım bayrağımda can!
Altay Taşkın
Ölme Asker Şiiri
Ağzının düşman dediğine yüreğin acırdı
Sorardı aklın neden diye
Ölümün vekaletiydi taşıdığın
Senin de vicdanın vardı be asker
Taşıdığın tüfek ağır gelirdi omuzlarına
Kurşunları kendinden ağırdı tüfeğinin
Vurduğunun da yüreği vardı
Vurduğunun da bekleyeni vardı be asker
Bir kendine acısan bir düşmanına acırdın
Tek fark safındı belki de
Aradaki çizgiydi seni ondan ayıran
O da başkalarının çizgisiydi be asker
Hiç istemezdin öldürmeyi
Zaten karıncayı bile incitemezdin
Ama karsı karsıya geldiğinde mecburdun
Düşmanını öldürmeye, kurşundan değildin be asker
Seninki de candı be asker
Taşıdığın yürekti
Sevdiğin vardı sevenin vardı
Senin de bekleyenin vardı be asker.
Ahmet Aksoy
MEHMETÇİK
Türkiye için ölür onlar sözünde
Kimse duramaz Türk’ün önünde
Mehmetçik varsa bu vatan üzerinde
Kimse bölemez bu vatan göklerde
Affetmem ben vatanıma yanlış yapanı
Otuz bin askerin canını alanı
Göklerden indiren Türk bayrağını
Herkes vatanı bilmeli bu toprağı
Çalışır Türkiye, olsa bile zor günde
Atam sen rahat ol yerinde
Mehmetçik tepede, bekler nöbette
Türk bayrağı dalgalanır göklerde
Her zaman emelini bilmeli
Gerekirse bir er gibi ölmeli
Önce, vatanı emanet görmeli
Son deminde bile hedefine gitmeli
Mehmedim üzme sen o saf kalbini
Bıraktın gurur içinde tüm aileni
İçtiğinde o mensup şahadet şerbetini
Cennette aldın şehitlik nasibini
OĞUZHAN KARAGÖZ
Asker Ocağında Bayram Sabahı Şiiri
Güneş tepelerden sancıyla doğar
Asker ocağında bayram sabahı
İçimi bin türlü acıya boğar
Asker ocağında bayram sabahı
Ne varsa kesilir neşeden hazdan
Şeker şerbet geçmez olur boğazdan
Dökülür gözümden yaşlar birazdan
Asker ocağında bayram sabahı
Tanıdık dost sesi kulaklarımda
Ayrılık bestesi dudaklarımda
Hayalim memleket sokaklarında
Asker ocağında bayram sabahı
Yavukludan gelen sır selamına
Bir kokulu mektup bir selamına
Kaç şarjör boşalır yar selamına
Asker ocağında bayram sabahı
Yanında istersin sırdaşlarını
Ananı, babanı gardaşlarını
Aşk olsun tutana gözyaşlarını
Asker ocağında bayram sabahı
Mustafa Dilki
Hani Asker Ölmez Diyorlardı Şiiri
Hani asker ağlamaz diyorlardı,
İşte ağlıyor,
Hani asker sevmez diyorlardı yarim aklımdan çıkmıyor,
Hani asker ölmez diyorlardı baksa Azrail’in elinde ismim yazıyor.
Hani sevenler ayrılmaz diyorlardı,
Baksana bir mektup bile gelmiyor,
Hani asker unutulmaz diyorlardı, soranım bile olmuyor,
Hani asker ölmez diyorlardı,baksana Azrail’in elinde ismim yazıyor.
Hani asker özlemez diyorlardı,
Baksana gözlerim seni arıyor,
Bizim Asker Şiiri
Davul zurna yolcu ederiz seni
En büyük asker bizim asker
Emri vazife eyler isen eğer
Melekler seni korur asker
Arınırsın ocakta,sivil esvaptan
Kolaylık dileriz sana Allah’tan (c.c)
Korkma sakın gölgeden,karanlıktan
Nöbetin kolay olsun asker
Çok ararsın annenin aşını
Olmaz bu kadar diye sallama başını
Taşına dikkat et, kırma sakın dişini
Salla kaşığı mercimeğe afiyet olsun asker
Eksik etme bizden nameni
Boşa gitmesin,vatanını emeği
Unutma sakın, dostlarım demeyi
Sigaranı arkadaşın ile böl’de iç asker
Duygu selidir biliriz askerlik
Arkadaş muhabbeti ile olur dirlik
Hangi kıtadasın, birliğin hangi birlik
Şiirine, türküne dökte yaz, gönder asker
Mehmet Akif Gülhan
Asker
Askerleri severim
Büyüyünce ben de asker olmak isterim
Oyunu bile ne kadar güzeldir askerciliğin
Sol sağ, sol sağ
Bir ki üç…
Dikkat, askerler geçiyor
Ayaklarını yere nasıl da sert vuruyor
Rap rap rap…
Duruşu dimdik
Ne kadar gururlu duruyor
Komutana selam veriyor.
Askerleri sesverim çünkü onlar
Yurdumu bekleyen kahramanlardır
Onlar varken bizler
Geceleri erinç içinde uyuruz.
Fevzi Günenç
Asker Şiiri
Deki o şimdi asker
Deki o şimdi vatani görevini yapıyor
Deki o bizleri koruyor
Askerim ana asker
Desinler ki
Gitmiş vatani görevini yapmaya
Düşmüş bir kışlaya
Çavuş demiş başladınız asker olmaya
Askerim ana asker
Derim ki
Gönderirim resimlerimi
Çekerim sıla hasreti
Açamam sevgilime derdimi
Askerim ana asker
Dediler ki
Çıktı bir göreve
Girdi bir cepheye
Yıktı bir kurşun mehmedim nerede
Askerim ana asker
Dedim ki
Ana sen gönlünü ferah tut
Sizleri kötülükten koruduk
Vatan sağ olsun şehit olmuşuk
Askerim ana asker
Ağlarım Şiiri
Şehit anası vatanında yad olmuş!
Vahameti gördüm kızar ağlarım
Yönetenler dilsiz sanki lal olmuş!
Sineme köz basar basar ağlarım
Adam aydın güya bilmez soyunu!
Bu ilkellik bilmem kimin oyunu?
Kınıyorum sessiz basın yayını,
Erzurum’da susar susar ağlarım
Ömer vatan için sabır yazarım,
Türk olmasa yapan mezar kazarım,
Şehittir Erzurum şehit yazarım
Kendime de kızar kızar ağlarım
Küçük Asker (Tevfik FİKRET)
Küçük asker, silah elde
Kahramanca ilerliyor
Karşısında bütün belde
“Kahramanım, yaşa!” diyor…
Küçük asker, küçük asker!
Vatan senden hizmet ister.
Vatan için çeker emek
Herkes; bu borcu herkesin.
Vatan demek ninen demek,
Sen nineni sevmez misin?..
Küçük asker, küçük asker!
Vatan senden şefkat ister.
Vatan senden hayat umar,
Sen yaşarsan o canlanır;
Vatan için ölmek de var,
Fakat borcun yaşamaktır…
Küçük asker, küçük asker!
Vatan senden kuvvet ister.
Minimini omuzların
Taşıyacak yarın tüfek;
Tüfek değil, vatan yarın
O omuza yüklenecek…
Küçük asker, küçük asker!
Vatan senden gayret ister.
Küçük asker dinle bunu:
Sakın boşa silah atma;
Kılıcını, kurşununu
Haksızlığa karşı sakla…
Küçük asker, küçük asker!
Hak da senden kuvvet ister.
Tevfik FİKRET
Küçük İskender Koğuş Kalk Şiiri
Koğuş kalk
Sesime zulmet ağzımın kapısındaki gardiyan
Bu şehre beş vakit ezan kadar,
Beş vakitte ihanet lazım.
Tertemiz dudaklardaki acı ayrılık kelimesi,
Dökülürken ayaklarımın altına kırmızı bir halı gibi
Durup, tamda hayatın önünde;
‘Merhaba asker, mutlu musun’ demekte lazım…
Küçük İskender
Ziya Gökalp Asker Duası Şiiri
Elimde tüfenk, gönlümde iman,
Dileğim iki: Din ile vatan…
Ocağım ordu, büyüğüm Sultan,
Sultan’a imdâd eyle Yârabbi!
Ömrünü müzdâd eyle Yârabbi!
Yolumuz gaza, sonu şehâdet,
Dinimiz ister sıdk ile hizmet,
Anamız vatan, babamız millet,
Vatanı ma’mur eyle Yârabbi!
Milleti mesrur eyle Yârabbi!
Sancağım tevhid, bayrağım hilâl,
Birisi yeşil, ötekisi al,
İslâm’a acı, düşmandan öc al,
İslâm’ı âbâd eyle Yârabbi!
Düşmanı berbâd eyle Yârabbi!
Kumandan, zabit, babalarımız.
Çavuş, onbaşı, ağalarımız.
Sıra ve saygı, yasalarımız.
Orduyu düzgün eyle Yârabbi!
Sancağı üstün eyle Yârabbi!
Cenk meydanında nice koç yiğid,
Din ve yurd için oldular şehid,
Ocağı tütsün, sönmesin ümid,
Şehidi mahzun etme Yârabbi!
Soyunu zebun etme Yârabbi!
Ziya Gökalp
Dumlupınar’da Şehît Asker’în Mezarı Başında
Bu kabarmış toprağa yüzünü sür, kucakla,
Elbette bağı vardır “olmuş”un “olacak”la.
Dudağa değer gibi şimdi alnı her erin,
Bu havada ruhları dolaşır şehitlerin.
Biz, bu kutsî havanın içinde var olmuşuz,
Biz, bununla yoğrulmuş, biz bununla dolmuşuz.
Sâdece döğünmedik “Vatan! İstiklâl!” diye,
Sakarya boylarından çıktık Kocatepe’ye;
Bu yol ki hürriyetin, kurtuluşun yoludur,
Zincirsiz yaşamanın tek çıkar yolu budur.
Bir daha nikaylıydık sevgili hürriyete;
Kahramanlık Tanrı’dan vergidir bu millete…
Bir damla asîl kanda bir mucize saklıdır,
Bu topraklar Türklüğe inanmakta haklıdır.
Akdeniz’e tank gibi koştu bütün kağnılar,
Ey sevgili istiklâl, ey güzel Dumlupınar!
Elbet yiğit olanlar lâyık böyle toprağa;
Selâm şanlı orduya, selâm şanlı bayrağa,
Selâm ey Başkumandan, Mustafa Kemal selâm;
Emânetin yaşıyor, güven, imânımız tam:
Omuzlarımız hisar, başlarımız burç yurda,
Can vermeğe and içtik hepimiz tek uğurda!..
Bir târihten gelinir, bir târihe gidilir;
Yaşamak istiyenler savaşmasını bilir.
Zamanın kahramanlar gelebilir hakkından,
Bize sesler geliyor uzaklardan, yakından.
Duyuldu mu bir kere “-Haydin silâh başına!”
Yeniden girişiriz istiklâl savaşına…
Ödü varsa düşmanın, meydan açık, hazırız:
Bu toprakta biz doğduk, biz yaşadık, biz varız!
Kından sıyrılmış kılıç, top ağzında mermiyiz,
Dumlu çocuklarıyız, hiç yoldan döner miyiz?!
Söz verip baş koymuşuz: İstiklâl bize haktır,
Buna göz diken düşman çıksın, kahrolacaktır!..
Osman ATİLLÂ
Mehmet Akif Ersoy Cenk Şarkısı Şiiri
Yurdunu Allah’a (c.c) bırak, çık yola:
Cenge! » deyip çek ki vatan kurtula.
Böyle müyesser mi gaza her kula?
Haydi levend asker, uğurlar ola.
Ey sürüden arkaya kalmış yiğit!
Arkadaşın gitti, yetiş sen de git.
Bak ne diyor, cedd-i şehidin, işit:
Durma git evladım, uğurlar ola.
Durma git evladım, açıktır yolun…
Cenge sıvansın o bükülmez kolun;
Süngünü tak, ön safa geçmiş bulun.
Uğrun açık olsun, uğurlar ola.
Yerleri yırtan sel olup taşmalı!
Dağ demeyip, taş demeyip aşmalı!
Sendeki coşkunluğa el şaşmalı!
Haydi git evladım, uğurlar ola.
Yükselerek kuş gibi Balkanlara,
Öyle satır at ki kuduz Bulgar’a:
Bir daha Osmanlı’ya güç sırtara!
Git de gel evladım… uğurlar ola.
Düşmana çiğnetme bu toprakları;
Haydi kılıçtan geçir alçakları!
Leş gibi yatsın kara bayrakları!
Kahraman evladım, uğurlar ola .
Balkan’ı bildin mi nedir, hemşeri?
Sevgili ecdadının en son yeri.
Bir sıla isterdin a çoktan beri
Şimdi tamam vakti… Uğurlar ola.
Balkan’ın üstünde sızan her pınar
Bir yaradır, durmaz içinden kanar!
Hangi taşın kalbini deşsen: Mezar!
Gör ne mübarek yer… uğurlar ola.
Eş hele bir dağları örten karı:
Ot değil onlar, dedenin saçları!
Dinle: Şehid sesleridir rüzgarı!
Durma levend asker, uğurlar ola.
Ey vatanın şanlı gaza mevkibi,
Saldırınız düşmana arslan gibi.
İşte Huda yaveriniz, hem Nebi.
Haydi gidin, haydi, uğurlar ola.
17 Ekim 1912
Mehmet Akif Ersoy
Hüseyin Nihal Atsız Topal Asker Şiiri
Ey saçları “alagorsan” kesik hanım kız!
Gülme öyle bana bakıp sen arsız arsız!
Bacağımla alay etme pek topal diye.
Bir sorsana o topallık bana nereden hediye ?
Sen Şişli’de dans ederken her gece gündüz,
Biz ötede ne ovalar, çaylar, ne dümdüz
Yaylaları geçtik, karlı dağları aştık;
Siz salonda dans ederken bizler savaştık .
Ey dudağı kanım gibi kıpkırmızı kız,
Gülme öyle bana bakıp sen arsız arsız!
Olan işler dimağını azıcık yorsun!
Biliyorum elbisemle eğleniyorsun;
Biliyorum baldırını o kadar nazla
Örten bir tek ipek çorap kıymetçe fazla
Benim bütün elbisemden… Hatta kendimden…
Biliyorum: Çünkü bugün şu dünyada ben
Neyim? Bir hiç… İşe güce yaramaz topal…
Sen sağlamsın, senin hakkın, dünyadan zevk al:
Çünkü orda düşmanlarla boğuşurken biz
Siz muhteşem salonlarda şarap içtiniz!
Ey gözünün rengi bana yabancı güzel,
Her yolcunun uğradığı ey hancı güzel!
Sen yabancı kucaklarda yaşarken her gün
Yapıyorduk bizde kanla, barutla düğün.
Sen o sıcak odalarda cilveli, mahmur
Dolaşırken… Biz de tipi, fırtına, yağmur,
Kar altında kanlar döktük, canlar yıprattık;
Aç yaşadık, susuz kaldık, taşlarda yattık.
Sen açılmış bir bahardın, biz kara kıştık;
Bizden üstün ordularla böyle çarpıştık…
Gülme öyle bana bakıp pek arsız arsız
Sen ey dışı güzel, fakat içi çamur kız!
Sana karşı haykıranı, mecbursun dinle;
Bugün hesap göreceğiz artık seninle:
Ben cephede geberirken, geride vatan
Aşkı ile bin belalı işe can atan
Anam, babam, karım, kızım, eziliyorken
Dağlar kadar yük altında… gel, cevap ver, sen
Bana anlat, anlat bana, siz ne yaptınız?
Köpek gibi oynaştınız, fuhşa taptınız!
Anavatan boğulurken kıpkızıl kanda
Yalnız gönül verdiniz siz zevke, cazbanda…
Ey nankör kız, ey fahişe unutma şunu:
Sizin için harp ederken yedim kurşunu.
Onun için topal kaldı böyle bacağım,
Onun için tütmez oldu artık ocağım.
Nazlı nazlı yatıyorken sen yataklarda
Sallanarak ölü kaldık biz bataklarda.
Kalbur oldu süngülerle çelik bağrımız,
Bu amansız boğuşmada öldü yarımız,
Ya siz nasıl yaşadınız? Bizim kanımız
Size şarap oldu sanki… Şehit canımız
Güya sizin mezenizdi! Yeyip içtiniz;
Zıpladınız, kudurdunuz arsız, edepsiz!..
Gerçi salonlarda senin “yıldız”dı adın,
Hakikatte fahişesin ey alçak kadın!
Ey allıklı ve düzgünlü yosma bil şunu:
Bütün millet öğrenmiştir senin fuhşunu.
Omuzun da neden seni fuzuli çeksin?
Kinimizin şiddetiyle gebereceksin!..
1926 – Hüseyin Nihal Atsız
Pir Sultan Abdal Ah Hüseyin, Vah Hüseyin Şiiri
Alemlerin serverisin
Ah Hüseyin, vah Hüseyin
Şehitlerin serdarısın
Ah Hüseyin, vah Hüseyin
Hasan, Hüseyin’in yari
Muhammed’in gözü nuru
Hem Ali’nin yadigarı
Ah Hüseyin, vah Hüseyin
Zuhur oldun İmam Zeynel
Muhammet Bakır’dan evvel
Didene yanayım gönül
Ah Hüseyin, vah Hüseyin
İmam Cafer’dir yarimiz
Musa-i Kazım şahımız
Budur şems ile mahımız
Ah Hüseyin, vah Hüseyin
Ali Musa ilim hüner
Muhammet Taki el sunar
Hüseyin’im deyip yanar
Ah Hüseyin, vah Hüseyin
Ali Taki, Hasan Asker
Muhammet Mehdi ser-defter
İmam-ı Seyyid-i ekber
Ah Hüseyin, vah Hüseyin
Pir Sultan haber ver dosttan
Bülbül ötüyor kafesten
Hem gül ağlar, hem gülistan
Ah Hüseyin, vah Hüseyin
Pir Sultan Abdal
Dağlar Kara Bürünür Şiiri
Dağlar kara bürünür,
Bülbül güle sürünür,
Sen çabala Türkoğlu,
Elbet şafak görünür
Dağlar kalmaz tilkiye,
Senle mutlu Türkiye,
Sen yeter ki güçlü dur,
Sarıl güzel ülküye
Dağda çakal gezemez,
Seni hain üzemez,
Türk yapar planını,
Yaban asla çözemez
Dağda inler kalmasın,
Mehmet şehit olmasın,
Yirmisinde fidanlar,
Sararıpta solmasın
Haydi şimdi askere,
Şanla alıp teskere,
Şehit olup gelirsen,
Oda kutlu teskere
Şehit gider cennete,
Türk düşer mi minnete,
Sen yumruğu konuştur,
Hainlere dinlete
Vatan emanet sana,
Bak damarında kana,
Ardından yürümezsem,
Lanetler et sen bana
Ümüt Güngör
Ebedi Yiğit Şiiri
Adı yok, şehit!
Kefenin; Vatan,
Tabutun; Cihan,
Düşünüp övün,
Yaşıyor ünün
Damarında kan,
Bir alev midir?
Yaşaman; roman,
Ölümün; şiir
Sana yok ne taş,
Nede bir mezar,
Bu hayat; savaş,
Ebedi uzar
Eşit olduğun,
Şu güneş; Tuğun,
Tabutum; Vatan,
Mezarın; Cihan
Adı yok yiğit,
Ebedi şehit
Hüseyin Nihal Atsız
Ben Bir Türküm Şiiri
Bu toprak da yaşıyorsam, bin yıldır bu vatanın ekmeğini yiyorsam.
Atalarım ay yıldızlı bayrağımız için seve seve şehit olmuşsa ben Türküm.
Cephelerde beraber savaşarak kanımız bayrağımızı göklerde bizleri selamlıyorsa ben Türküm.
Namusça beraber yaşamışsak kız alıp kız vermişsek benim kanım TÜRK kanıdır.
Bana Türk değilsin diyenin kanından şüphem vardır, benim en büyük düşmanım odur.